Babil
Büyük
İskender veya III. Aleksanderİskender Rumiİskender Yunani (Yunanca
(Megas Aleksandros)) Makedonyalı İskender olarak da bilinir (20 Temmuz
M.Ö. 356 Pella Makedonya - 10 Haziran M.Ö. 323 Babil) M.Ö. 336 - M.Ö.
323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biri. Makedonya kralı II. Filip'in oğlu.
Pers
İmparatorluğu'nu yıkarak Yunanistan'dan Hindistan'a kadar uzanan büyük
bir imparatorluk kurmuş Eski Yunan uygarlığının Doğu'ya yayılmasında
etkili olmuş ve efsanevi bir kahramana dönüşmüştür.
Gençliği ve tahta geçişi
II. Filip ile Epeiros (Epir) kralı Neoptolemos'un kızı Olimpias'ın oğlu olan İskender 13-16 yaşlarında Aristo'dan aldığı derslerin etkisiyle felsefe tıp ve bilime ilgi duydu. Babası II. Filip'in Bizans'a (İstanbul) saldırdığı M.Ö. 340'ta Makedonya'yı yönetti ve bir Trak kabilesini yendi iki yıl sonra II. Filip'in Yunanlılara karşı kazandığı Kaironeya Çarpışması'nda ordunun sol kanadına komuta etti.
II. Filip ile Epeiros (Epir) kralı Neoptolemos'un kızı Olimpias'ın oğlu olan İskender 13-16 yaşlarında Aristo'dan aldığı derslerin etkisiyle felsefe tıp ve bilime ilgi duydu. Babası II. Filip'in Bizans'a (İstanbul) saldırdığı M.Ö. 340'ta Makedonya'yı yönetti ve bir Trak kabilesini yendi iki yıl sonra II. Filip'in Yunanlılara karşı kazandığı Kaironeya Çarpışması'nda ordunun sol kanadına komuta etti.
II.
Filip'in öldürülmesinin (M.Ö. 336) ardından komutanlarca kral ilan
edildi. Öncelikle bütün olası hasım ve rakiplerini öldürttü. Babasının
sağlığında Asya seferini
gerçekleştirmek üzere oluşturulan Korintos'taki Helen Birliği
sinhedrion'da (meclis) bu birliğin hegemonu ve başkomutanı seçildi.
Delphoi üzerinden Makedonya'ya dönerken M.Ö. 335 ilkbaharında Trakya'ya
girdi. Şipka Geçidini aşarak Triballileri (Triballoi) ezdikten sonra
Tuna'nın öbür yakasına geçerek Getaları dağıttı. Ardından batıya dönerek
Makedonya'yı istila etmiş olan Hiryalıları yendi.
Bu
sırada öldüğüne ilişkin söylentiler üzerine Atina'da ayaklanma patlak
verdi. Bu ayaklanmanın ardında hem yeni Pers kralı III. Dara'nın mali
desteği hem de Demostenes'in çabaları yatıyordu. Askerlerini Günde 30
km gibi o çağa göre çok yüksek bir hızla ilerleterek Yunanistan'a giren
İskender tapınaklar ve şair Pindaros'un evi dışında bütün Teb'i yerle
bir etti. Yaklaşık 6 bin kişinin öldürüldüğü sağ kalanların köle olarak
satıldığı bu sindirme hareketi sonunda bütün Yunan Devletleri Makedonya
üstünlüğüne boyun eğdi.
Asya'nın fethi
Büyük İskender'in Pers hükümdarı III. Dara ile savaşmasını gösteren temsili resimTahta çıkışından beri Pers İmparatorluğu'nu ele geçirmeyi tasarlayan Büyük İskender II. Filip'in kurduğu orduyu beslemek ve 500 talente ulaşan borçları ödemek için gerekli kaynakları bulma düşüncesiyle hemen sefer hazırlıklarına girişti. Kral naibi olarak yönetimi Sibon'lu Antipatros'a bıraktıktan sonra M.Ö. 334 ilkbaharında toplam 30 bin piyade ve 5 binin üzerinde süvariden oluşan ordusuyla yola çıktı. Bu ordunun içinde 14 bin Makedonyalı ve Helen Birliği'ne bağlı 7 bin Asker yer alıyordu. Silah ve güç dağılımı açısından çok iyi düzenlenen orduya Mühendis mimar bilim adamı saray görevlisi ve tarihçiler de eşlik ediyordu.
Büyük İskender'in Pers hükümdarı III. Dara ile savaşmasını gösteren temsili resimTahta çıkışından beri Pers İmparatorluğu'nu ele geçirmeyi tasarlayan Büyük İskender II. Filip'in kurduğu orduyu beslemek ve 500 talente ulaşan borçları ödemek için gerekli kaynakları bulma düşüncesiyle hemen sefer hazırlıklarına girişti. Kral naibi olarak yönetimi Sibon'lu Antipatros'a bıraktıktan sonra M.Ö. 334 ilkbaharında toplam 30 bin piyade ve 5 binin üzerinde süvariden oluşan ordusuyla yola çıktı. Bu ordunun içinde 14 bin Makedonyalı ve Helen Birliği'ne bağlı 7 bin Asker yer alıyordu. Silah ve güç dağılımı açısından çok iyi düzenlenen orduya Mühendis mimar bilim adamı saray görevlisi ve tarihçiler de eşlik ediyordu.
Homeros'tan
aldığı esinle önce İlion'u ( Troya) ziyaret ederek Akhilleus'un
mezarına çelenk koyan İskender Pers ordularıyla ilk kez Granikos
Çarpışması'nda karşı karşıya geldi. Bu çarpışmada elde ettiği zafer ona
Batı Anadolu'nun kapılanın açtı. Yunanistan'da izlediği politikanın
tersine tiranları sürerek demokrasilerin kurulmasına ön Ayak oldu.
Ama kentleri fiilen kendisine bağlama yoluna gitti. Karya'daki Miletos
(Milet) ve Halikarnassos ( Bodrum) kentlerinin direnişini kırarak
yöneticilerini teslim olmaya zorladı.
M.Ö. 334-333 kışında Batı Anadolu'nun fethini tamamladıktan sonra M.Ö. 333 ilkbaharında Akdeniz kıyı
yolunu izleyerek Perge'ye ulaştı. Söylenceye göre Frigya'dan geçerken
Asya'ya hükmedecek kişinin çözebileceğine inanılan Gordion düğümünü
kesti. Gordion'dan Ankira'ya (Ankara) yöneldi oradan da Kapadokya ve
Kilikya Kapıları (Kilikiai pilai; bugün Gülek Boğazı) üzerinden güneye
indi. Miryandros (bugün İskenderun yakınında) dolayında kamp kurduğunda
Pers hükümdarı III. Dara da Pinaros Çayı (bugün Deliçay) kıyısında savaş
düzeni almış bulunuyordu. Bu karşılaşmayı izleyen İssos Çarpışması
(M.Ö. 333 sonbaharı) sonunda Dara kesin bir yenilgiye uğradı ve ailesini
savaş alanında bırakarak kaçtı.
Büyük
İskender aslanla savaşırkenİskender bu zaferden sonra Suriye ve
Fenike'ye doğru ilerledi. Amacı Fenike kıyılarını fethederek Pers
donanmasını üssüz bırakmak ve etkisizleştirmekti. Dareios' Un barış
önerisine karşı kendisini Asya'nın efendisi olarak tanımasını ve
koşulsuz teslim olmasını istedi. Başlangıçta Pers kentlerini kolayca ele
geçirmesine karşın Tiros (bugün Sur) önünde sert bir direnişle
karşılaştı. Uyguladığı bütün kuşatma taktiklerine karşın bu müstahkem Ada kenti yedi Ay boyunca
başarıyla saldırılara karşı koydu. Kuşatma sürerken Dara ailesi için
fidye olarak 10 bin talent ödemeyi ve Fırat Irmağının batısında kalan
topraklan bırakmayı önerdi. Bu olayla ilgili olarak İskenderun komutanı
Parmenion'un "İskender'in yerinde olsam kabul ederdim" dediği buna
karşılık İskender'in de "Parmenion olsaydım ben de kabul ederdim"
biçiminde bir karşılık verdiği anlatılır.
Tiros
şiddetli saldırılara daha fazla direnemeyerek M.Ö. Temmuz 332'de düştü.
İskender'in en büyük askeri başarısı sayılan bu harekâta geniş çaplı
bir yağma da eşlik etti. Kentin bütün erkekleri öldürüldü kadın ve
çocukları da köle olarak satıldı. Suriye'yi Parmanion'a bırakarak
güneye ilerleyen İskender Gaza'da (Gazze) iki ay süren direnişe son
verdikten sonra İÖ Kasım 332'de Mısır'a girdi ve halk tarafından
kurtarıcı olarak karşılandı. Memphis'te (Memfis) kutsal Apis'e kurbanlar
keserek firavunların geleneksel çifte tacını giydi.
Kışı
Mısır'da yönetimi düzenlemekle geçirdi. Mısırlı yöneticiler atamakla
birlikte orduyu Makedonyalıların komutasında tuttu. Günümüzde
İskenderiye olarak anılan Aleksandreya kentini kurdurdu. Bazı kaynaklara
göre Nil'in taşmasının nedenlerini araştırmak üzere bir keşif grubunu
görevlendirdi. Siva'da ünlü bir kahinin İskender'in Zeus'un oğlu
olduğunu ilan etmesi ve Amon Tapınağında Tanrı Amon ile görüştüğü
yolundaki söylentiler onun halkın gözündeki tanrısallığını bir kat daha
arttırmıştı. Mısır'ın fethiyle Doğu Akdeniz'de kesin denetimi sağlayan
İskender M.Ö. 331 ilkbaharında Tiros'a döndü.
Büyük
İskender anıtı SelanikSuriye'ye Makedonyalı bir satrap atadıktan sonra
Mezopotamya'ya ilerledi ve temmuzda Fırat kıyısındaki Tapsakos'a vardı.
Ninive'yle Arbela (Erbil) arasındaki Gaugamela Ovasında Dara'yla yeniden
karşı karşıya geldi ve onu bir kez daha yenerek kaçmaya zorladı (bak.
Gaugamela Savaşı). Güneye inerek Babil'i aldı ve Mazayos adında bir
Persi satrap olarak atadı. Ardından Susa'ya girdi ve Zagros Dağlarını
aşarak İran içlerine yöneldi. Persepolis'te I. Kserkses'in sarayını
törenle yaktı. Kserkses'in Yunanistan'da yaptıklarına karşı bir
misilleme olan bu hareketle aynı zamanda "öç seferi"nin sona erdiğini gösterdi.
M.Ö.
330 ilkbaharında Media'ya girerek başkent Ekbatana'yı aldıktan sonra
Yunanlı askerlerin geri dönmesine izin verdi. Pers topraklarını içine alan yeni
bir imparatorluk kurmayı ve "Asya'nın efendisi" olmayı amaçlayan
İskender daha doğudaki toprakları ele geçirmeye yönelik yeni bir sefer
başlattı. Kısa sürede yerel satraplara boyun eğdirerek Hazar kıyılarına
oradan da Afganistan içlerine ulaştı. Bu fetihler sırasında Makedonyalı
ve Pers bileşimine dayalı yeni bir yönetim sistemi oluşturduğundan eski
komutanlarıyla baş-gösteren anlaşmazlıklar giderek derinleşti.
Kendisine
suikast girişimiyle suçladığı Parmenion'la oğlunu ortadan kaldırarak
ordusunu yeni baştan düzenledi. M.Ö. 330-329 kışında Helmand Irmağını
izleyerek kuzeye doğru ilerledi. Bu sırada Baktriane satrabı Bessus'un
genel bir ayaklanma başlatması üzerine Hindukuş Dağlarını aşarak
karışıklıklara son verdi. Bu harekâtı yürütürken Siriderya' ya kadar
ilerledi ve burada İskitlerin sert direnişiyle karşılaştı. Başka göçebe
halkların da ayaklanmasıyla büyük güçlükler çıkaran bu direnişi ancak
M.Ö. 328 sonbaharında bastırabildi.
Davranışlarıyla
giderek bir Doğu despotuna dönüşen İskender Pers hükümdarları gibi
giyinmeye ve proskinesis (hükümdar karşısında yere kapanarak selamlama)
uygulaması gibi Pers geleneklerini benimsemeye başladı. Bu arada
Baktriane prenseslerinden Roksana'yla evlendi. Kendini tanrılaştırmaya
giriştiyse de Makedonyalılar ve Yunanlılarca alaya alınınca bundan
vazgeçmek zorunda kaldı. Bir komploya karıştığı gerekçesiyle tarihçi
Kallisthenes'i hapse attırması bilgin ve filozoflar arasındaki desteğini
yitirmesine neden oldu.
Hindistan'ın fethi
Büyük İskender'in Hindistan'ı fethini canlandıran temsili resimEle geçirdiği ülke halklarından yeni askerler toplayarak engebeli arazide savaşma yeteneğine sahip yeni bir ordu oluşturan İskender M.Ö. 327 yazında Hindistan üzerine yürümek amacıyla Baktriane'den ayrıldı. Daha hafif silahlar kullanan piyade birliklerinin yanı sıra ok ve mızrak kullanan süvari birliklerinin yer aldığı bu ordunun asıl savaşçı gücü 35 bin askerden oluşuyordu. Plutarkhos'un bu ordu için verdiği 120 bin rakamının yedek kuvvetleri katır ve deve sürücüleriniSağlık görevlilerini seyyar satıcıları askerleri eğlendirmekle görevli gösteri gruplarını kadın ve çocukları da kapsadığı sanılmaktadır.
Büyük İskender'in Hindistan'ı fethini canlandıran temsili resimEle geçirdiği ülke halklarından yeni askerler toplayarak engebeli arazide savaşma yeteneğine sahip yeni bir ordu oluşturan İskender M.Ö. 327 yazında Hindistan üzerine yürümek amacıyla Baktriane'den ayrıldı. Daha hafif silahlar kullanan piyade birliklerinin yanı sıra ok ve mızrak kullanan süvari birliklerinin yer aldığı bu ordunun asıl savaşçı gücü 35 bin askerden oluşuyordu. Plutarkhos'un bu ordu için verdiği 120 bin rakamının yedek kuvvetleri katır ve deve sürücüleriniSağlık görevlilerini seyyar satıcıları askerleri eğlendirmekle görevli gösteri gruplarını kadın ve çocukları da kapsadığı sanılmaktadır.
Hindukuş
Dağlarını ikinci kez geçen İskender M.Ö. 326 baharında İndus Irmağı
yakınındaki Taksila'ya (bugün Takshaşila) girdi. Hydaspes (bugün
Cihelum) ile Akesines (bugün Çenab) ırmakları arasındaki bölgenin
hükümdarı Poros'u Hidaspes Çarpışması'nda yenilgiye uğrattı. Başarısını
kutlamak üzere Aleksandreia Nikaia kentini ayrıca burada ölen atı
Boukefalos'un adını verdiği Bukefala (Boukephalia) kentini kurdu.
Asya'nın doğusuna doğru yoluna devam etmek için Hifasis (Beas) Irmağına
kadar gitmesine karşın ordusunun ayaklanmak üzere olduğunu görerek geri
dönmeye karar verdi.
Hidaspes
Irmağı kıyısında 800-1.000 gemiden oluşan bir donanma kurduktan sonra
bazı birlikleri karadan yürüterek İndus Irmağı boyunca Hint Okyanusuna
kadar ilerledi. Bu arada Hydroates (Ravi) Irmağı yakınlarında Mallilerle
girişilen çarpışmada ağır biçimde yaralandı. M.Ö. Ağustos 325'te İndus
Deltasının ağzındaki Patala'ya vardı; burada bir liman ve tersane
yaptırdı. Dönüş yolculuğu için ordusunun bir bölümü Nearkhos'un
komutasındaki gemilerle İÖ Eylül 325'te denize açılırken kendisi de
kıyıyı izleyerek yiyecek sıkıntısı içinde ve çok zor koşullarda
Gedrpsia'yı (bugün Belucistan) geçti. Bu arada Hindistan seferi
hazırlıklarına basladı.
İmparatorluğun güçlendirilmesi
Büyük İskender adına basılmış madeni paraDaha Hindistan seferine başlamadan yönetimde kanlı temizlik hareketlerini başlatan İskender yokluğu sırasında da bu politikayı sürdürerek satraplarından üçte birini değiştirmiş altısını öldürtmüştü. MÖ 324 ilkbaharında Susa'ya vardığında hazine görevlisi Harpalos'un 6 bin paralı asker ve 5 bin talentle Yunanistan'a kaçtığını öğrendi (Harpalos daha sonra Girit'te öldürüldü). Makedonyalılarla Persleri kaynaştırma politikasına daha çok ağırlık verdiği bu dönemde Dareios'un kızı Barsine'yle (Stateira olarak da bilinir) evlendi ve komutanlarıyla askerlerini de aynı yolu izlemeye özendirdi. Ama Perslerin ordu ve yönetimde giderek eşit bir konuma yükselmesi Makedonyalıların tepkisini çekmeye başladı.
Büyük İskender adına basılmış madeni paraDaha Hindistan seferine başlamadan yönetimde kanlı temizlik hareketlerini başlatan İskender yokluğu sırasında da bu politikayı sürdürerek satraplarından üçte birini değiştirmiş altısını öldürtmüştü. MÖ 324 ilkbaharında Susa'ya vardığında hazine görevlisi Harpalos'un 6 bin paralı asker ve 5 bin talentle Yunanistan'a kaçtığını öğrendi (Harpalos daha sonra Girit'te öldürüldü). Makedonyalılarla Persleri kaynaştırma politikasına daha çok ağırlık verdiği bu dönemde Dareios'un kızı Barsine'yle (Stateira olarak da bilinir) evlendi ve komutanlarıyla askerlerini de aynı yolu izlemeye özendirdi. Ama Perslerin ordu ve yönetimde giderek eşit bir konuma yükselmesi Makedonyalıların tepkisini çekmeye başladı.
Makedonya'da
askeri eğitim gören 30 bin Persli gencin dönüşü Baktriane Sogdiana ve
Arakhosia gibi Doğu ülkelerinden gelenlerin süvari birliğine ayrıca Pers
soylularının kraliyet muhafız birliğine alınmaları bu hoşnutsuzluğu
daha da artırdı. İskender'in Makedonyalı eski askerleri ülkeye geri
göndermeye karar vermesi imparatorluğun güç ve yönetim merkezini Asya'ya
kaydırmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirildi. M.Ö. 324'te
Gpis'te çıkan ayaklanmaya kraliyet muhafızları dışında bütün ordu
katıldı. Bunun üzerine İskender bütün orduyu dağıtarak Perslerden yeni
bir ordu kurdu ve ayaklanmanın sona ermesinden sonra 10 bin eski askeri
armağanlarla yurda gönderdi.
Ölümü
İskender'in İmparatorluğuKendisine tanrısal onurlar yakıştıran ve bunu Yunan kentlerine zorla kabul ettiren İskender MÖ 324 kışında Luristan'da yerel halka yönelik sert bir sindirme hareketine girişti. İlkbaharda Babil'e geçerek bir bölümü uzak ülkelerden gelen elçileri kabul etti. Bu arada Hindistan'la deniz bağlantısını sağlamak için Arabistan kıyılarına yönelik bir sefer için hazırlıklara başladı. Ayrıca Hazar Denizi'nin ötesine bir keşif birliği gönderdi. Babil'de sulama kanalları yaptırmayı ve İran Körfezi kıyılarında yeni kentler kurmayı planladığı bir sırada uzun bir içkili eğlencenin ardından hastalandı ve on Gün sonra daha 33 yaşındayken öldü. Cenazesi önce Memfis'e oradan İskenderiye'ye götürüldü ve burada Altın bir tabuta kondu.
İskender'in İmparatorluğuKendisine tanrısal onurlar yakıştıran ve bunu Yunan kentlerine zorla kabul ettiren İskender MÖ 324 kışında Luristan'da yerel halka yönelik sert bir sindirme hareketine girişti. İlkbaharda Babil'e geçerek bir bölümü uzak ülkelerden gelen elçileri kabul etti. Bu arada Hindistan'la deniz bağlantısını sağlamak için Arabistan kıyılarına yönelik bir sefer için hazırlıklara başladı. Ayrıca Hazar Denizi'nin ötesine bir keşif birliği gönderdi. Babil'de sulama kanalları yaptırmayı ve İran Körfezi kıyılarında yeni kentler kurmayı planladığı bir sırada uzun bir içkili eğlencenin ardından hastalandı ve on Gün sonra daha 33 yaşındayken öldü. Cenazesi önce Memfis'e oradan İskenderiye'ye götürüldü ve burada Altın bir tabuta kondu.
İskenderin
ölümünden sonra imparatorluk 4 parçaya ayrıldı. Cassander Yunanistan'a
Creatus ve Antigonos Batı Asya'ya Seleukos Doğuya Ptolemy ise Mısır'a
hükümdar oldular. Cassander güce olan tutkusunu kısa zamanda göstererek 7
yıl sonra İskender'in annesi Olimpias'ı idam ettirdi. 12. yılın sonunda
ise İskenderin karısı Roksana ve imparatorluğun gerçek varisi olan
oğlunu zehirlettirdiğinde ise artık İskenderin soyunu tamamen kurutmayı
başarmıştı.
Değerlendirme
Genç yaşta ölmesine karşın 12 yıl 8 ay süren hükümdarlık dönemine büyük
çaplı seferleri sığdıran İskender'in kurduğu geniş imparatorluk temelde
Perslerden kalma yönetim sistemine dayanıyordu. Bununla birlikte yerel
satraplara bağlı olmayan tahsildarlardan oluşan merkezî bir vergi
toplama mekanizması kurarak yeni bir mali sistemin temelini attığı
bilinmektedir. Görevlilerin yolsuzlukları ve yiyiciliği nedeniyle bu
sistemi iyi işletememekle birlikte sikke çıkarma hakkını tekeline alarak
ve Pers hazinelerinde birikmiş Gümüş ve altını para biçiminde piyasaya sürerek bütün Önasya'da ve Akdeniz'de ticaret ve para ekonomisini geliştirdiği söylenebilir.
Öte
yandan İskender'in yeni kentler kurması (Plutarkhos bu kentlerin
sayısının 70'in üzerinde olduğunu söyler) Yunan yayılmasında yeni bir
dönem açtı. Askeri birer üs olarak kurulan ama zamanla birer
kültür ve ticaret merkezine dönüşen bu kentler Eski Yunan etkisinin
Hindistan'a kadar yayılmasında önemli rol oynadı. Bu arada
Pers-Makedonya karışımıyla yeni bir ırk yaratma girişimi sonuçsuz
kaldıysa da Yunan kültürüne yatkın ama Doğu'ya özgü yeni bir soylu
sınıfı ortaya çıktı.
Kendisini
ve askerlerini en güç işlere yöneltmeyi başaran güçlü bir irade ve
yetenekle esnek bir düşünce yapısını birleştiren İskender koşullar
gerektirdiğinde geri çekilmeyi ve değişiklikler yapmayı bilen bir
kişiydi. Düş gücü ve romantizmi kendisini Herakles Akilleus ve Diyonizos
gibi kahramanlarla özdeşleştirmesine yol açacak ölçüde güçlüydü. Çabuk
öfkelenme acımasızlık ve inatçılık gibi özellikleri uzun seferlerde daha
çok ortaya çıkıyordu. Güvenmediği kişileri hiç sorgulamadan öldürmekten
çekinmemesine karşın adamları onun peşinden gidiyor ona bağlı kalıyor
ve güçlüklere katlanıyordu.
Dünyanın
en büyük askeri dehaları arasında sayılan İskender değişik kuvvetleri
bir arada kullanmada ve düşmanın yeni savaş biçimlerine yeni taktiklerle
karşı koymada son derece ustaydı. Yaratıcılığıyla savaşın sonucunu
belirleyecek fırsatları
değerlendirmeyi çok iyi bilirdi.
değerlendirmeyi çok iyi bilirdi.
İskender'in kısa süren hükümdarlığı Avrupa ve
Asya tarihi açısından önemli bir dönüm noktası sayılır. Seferleri ve
bilimsel araştırmalara merakı coğrafya ve doğa tarihi gibi konulardaki
bilgilerin gelişmesine katkıda bulunmuş ayrıca büyük uygarlık
merkezlerinin geliştirdiği bilgi birikiminin ortak bir potada
kaynaşmasına zemin hazırlamıştır. Siyasal açıdan olmasa bile ekonomik ve
kültürel açıdan Cebelitarık'tan Pencap'a uzanan ticarete ve toplumsal
ilişkilere açık bir imparatorluk kurduğu ve ortak sayılabilecek bir
uygarlığa ve bir lingua franca{*) olarak Yunan Koine lehçesine dayalı
yeni bir dünya meydana getirdiği söylenebilir.
Sonuçta
İskender kendisinin Herakles'in soyundan geldiğini benimsemesi ve
kendisini tanrısallaştırması onun halkın gözündeki büyüklüğünü ifade
etmekteydi. Temsil edilen figürlerinde bile kendisini Amon gibi koç
boynuzu ile Herakles gibi Aslan başlı postuyla göstermektedir
0 yorum:
Yorum Gönder